Son dönemde artan siyasi tansiyon ve akademik özgürlük ihlalleri, dünya genelinde birçok insanın sesini yükseltmesine neden oldu. Bu bağlamda, ABD'de bir profesör, Türkiye'deki bir akademisyenin de aralarında bulunduğu isimlerin serbest bırakılması talebiyle açlık grevine başladı. Açlık grevindeki kişi, Rümeysa Öztürk, Türk akademisyen ve yazar olarak dikkat çekiyor. Rümeysa Öztürk, Türkiye'de şu anlardaki politik durum nedeniyle tutuklu ve bu durum birçok kesimden tepki alıyor. ABD'li profesörün açlık grevi, Rümeysa’nın serbest bırakılması için uluslararası bir dayanışma hareketine zemin oluşturabilir.
Rümeysa Öztürk, akademik kariyerine Türkiye’de çeşitli üniversitelerde ders vererek başlamış bir araştırmacıdır. Hem sosyal bilimler hem de beşeri bilimler alanındaki çalışmalarıyla tanınan Öztürk, özgür düşüncenin savunucusu olarak biliniyor. Ancak, Türkiye'deki siyasi iklim nedeniyle Öztürk, düşüncelerinden dolayı cezaevine girmiştir. Rümeysa'nın durumu, ulusal ve uluslararası düzeyde birçok insanın dikkatini çekmiş ve çeşitli akademik ve insan hakları kuruluşları, onun serbest bırakılması için kampanyalar başlatmıştır.
ABD'li profesörün başlattığı açlık grevi, yalnızca Rümeysa Öztürk için değil, aynı zamanda dünya genelindeki tüm akademisyenler için bir özgürlük sembolü haline gelmiştir. Açlık grevleri, tarih boyunca, haksızlığa karşı duruş sergilemek için kullanılan etkili bir protesto aracıdır. Profesör, bu eylemi ile hem Rümeysa’nın durumuna dikkat çekmekte hem de akademik özgürlükler için uluslararası bir çağrı yapmaktadır. Bu durum, Rümeysa’nın durumu hakkında farkındalık yaratmanın yanı sıra, diğer tutuklu akademisyenlerin serbest bırakılması için de bir destek mekanizması oluşturabilir.
Rümeysa Öztürk'ün durumuna dair açıklamalar yapan profesör, “Bu sadece Rümeysa’nın hikayesi değil, düşünce özgürlüğüne karşı bir saldırı. Bizler bu sessiz kalamazdık.” diyerek açlık grevini başlatma nedenini dile getirdi. Açlık grevi, sosyal medya ve çeşitli platformlarda geniş yankı bulmuş ve Özlük hakkında yapılan haberlerde de gündem olmuştur. Destekleyen birçok insan, bu eylemi sosyal medya üzerinden paylaşarak, Rümeysa’nın özgürlüğü için dayanışma göstermektedir.
Öztürk'ün serbest bırakılması için yapılan bu tür eylemler, uluslararası kamuoyunun da dikkatini çekmektedir. Her ne kadar Türkiye'nin iç politikası üzerinde dış basının etkisi sınırlı olsa da, sosyal medya ve uluslararası insan hakları gruplarının baskısı, bazı durumların yeniden gözden geçirilmesine neden olabilir.
Ayrıca, bu olay, akıl almaz bir şekilde Türkiye içerisindeki akademik özgürlüklerin kısıtlanması üzerine daha geniş bir tartışma ortamı yaratabilir. Birçok akademisyen, öğretim üyesi ve öğrenci, bu ve benzeri durumlarla sıkça karşı karşıya kalmakta, bunun yanı sıra kendilerini ifade etme özgürlüğü konusunda endişeler taşımaktadır.
Sonuç olarak, Rümeysa Öztürk için başlatılan açlık grevi, yalnızca bireysel bir mücadele değil, aynı zamanda akademik özgürlüklerin ve insan haklarının evrensel bir savunusu olma yolunda önemli bir adım olarak görülmektedir. ABD'li profesörün bu eylemi, Rümeysa’yla beraber birçok insanın umudunu, özgür düşüncenin öncüsü olarak yaşatmak amacıyla yürütülen bir dayanışma haline dönüşebilir. Bu süreç, Rümeysa'nın mücadelesinin yanı sıra, akademik dünyadaki haksızlıklara karşı durmanın da bir örneği olacaktır. Uluslararası toplumun bu duruma vereceği tepki, gelecekte benzer olayların nasıl sonuçlanacağını belirleyecektir.