Ülkemizde geleneksel bayram kutlamaları her yıl büyük bir coşkuyla beklenirken, bu yıl oldukça farklı bir atmosfer içerisinde geçiyor. 2023 Bayramı, 36 çocuğun yokluğunda, kendine has bir hüzün barındırıyor. Ailelerinin sevgi dolu kucaklayışlarından mahrum kalan bu çocuklar, ülkenin dört bir yanındaki kutlamaların arka planında yer alıyor. Peki, bu kayıpların hikayeleri nedir? Toplum olarak böyle bir durumla nasıl başa çıkabiliriz? İşte, bayram coşkusunun ardında yatan bu acı gerçek hakkında daha fazla bilgi.
Bayramlar, sevdiklerimizle bir araya geldiğimiz, dertlerimizi unuttuğumuz ve paylaşmanın en güzel örneklerini yaşadığımız özel günlerdir. Ancak bu yıl, 36 çocuğun bayram sabahını aileleriyle birlikte karşılayamayacak olması, toplumda önemli bir duygu yoğunluğu yaratıyor. Ailelerin yaşadığı acılar, bayramı sevdikleriyle geçiremeyen çocukların hikayeleri, bir nebze olsun mutluluk vermesi beklenen bu günleri gölgede bırakıyor. Çocuklar, masumiyetlerini ve yaşam sevinçlerini kaybetmiş durumdalar. Bu durumu sadece bir istatistik olarak görmektense, her bir çocuğun ardında yatan hikayeleri dinlemek gerekiyor. Yalan dünyasında kaybolan bu çocukların; sevgi, güven ve umut dolu bir gelecekte yaşamaları için herkesin bir araya gelmesi elzem.
Bu bayram, kaybedilen 36 çocuğun adlarının daha fazla gündeme getirilmesi ve toplumsal farkındalığın artırılması açısından büyük bir fırsat sunuyor. Yardımlaşma ve dayanışmanın en güçlü örneklerinin sergilendiği bayramda, ailelere destek verilmesi ve çocuklar için daha iyi yaşam koşullarının sağlanması adına neler yapılabilir? Bu sorular, toplumun her kesiminde yanıt bulmaya başlamalı. Yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve bireysel olarak herkes, katkı sağlayabilir. Çocukların yüzündeki gülümseme için, el ele vererek atacağımız her adım, bir umut ışığı olabilir.
Bağış kampanyaları, eğitime destek projeleri ve psikolojik yardımlar, halen kayıplarını yaşayan aileler için önemli bir ihtiyacı karşılayabilir. Fakat en önemlisi, toplumun tekrar bir araya gelerek bu çocukların hayatlarına dokunması gerekmektedir. Herkesin sorumluluğu altında olduğu bu insanlar, umut dolu bir geleceğe ulaşabilmeleri için mihrap niteliğinde bir dayanışma içinde olmalıyız. Bayramın sadece bir kutlama olması değil, anlamının da tekrar gözden geçirilmesi gerekmektedir. Sevinçlerimizi paylaşırken, acıları da paylaşarak onların yükünü hafifletmek, toplumsal bir sorumluluk olarak bizlere düşüyor.
Bu bayram, sevdiklerimizle bir arada olmak kadar, kaybedilen çocukların anısına saygı duruşunda bulunmak ve onların yaşam hikayelerini anlatmak için de bir fırsat. Bayram coşkusunu yaşamak isterken, bu çocukların hatırlanması, ailelerin yalnız hissetmemesi ve toplumsal dayanışmanın güçlenmesi adına önemli bir adım olabilir. Herkes, bu bayramda sadece sevdiklerine değil, aynı zamanda toplumun bu mazlum bireylerine de bir selam gönderme fırsatını yakalayabilir. Unutmayalım ki, bayramlar; paylaşmayı, sevmeyi ve birlikte olmayı gerektirir. Ancak bu sefer, biraz daha derin bir anlam katmak için, 36 çocuğumuzun yokluğunu da bu coşkunun bir parçası haline getirmek durumundayız. Bayramımız kutlu olsun, çocuklarımız hiç unutulmasın.