Ülkemizin en bilgili ve etkili gazetecilerinden biri olan Nihat Genç, 61 yaşında hayatını kaybetti. Uzun yıllar boyunca cesur muhalefeti, özgür düşünceyi savunması ve yazılarıyla gazetecilik alanında kendine has bir yer edinen Genç'in vefatı, hem sevenlerini hem de meslektaşlarını derinden sarstı. Nihat Genç’in kaybı, gelişen olaylar karşısında ne kadar önemli bir sesin kaybolduğunu gösterirken, Türkiye'nin basın tarihindeki yerini de yeniden sorgulattı. Onun mirası, düşünceleriyle çok sayıda insan üzerinde etki bıraktı.
Nihat Genç, 1962 yılında Kars'ta dünyaya geldi. Eğitim hayatına İstanbul’da başlayan Genç, üniversite yıllarında yazmaya olan merakını keşfetti ve bu alanda kariyer yapmaya karar verdi. Gazetecilik kariyerine 1980’li yıllarda çeşitli yerel gazetelerde başladı. Zamanla ulusal basına transfer olan Genç, önemli dergilerde köşe yazarlığı yaptı ve kendi yazılarıyla geniş bir okuyucu kitlesi kazandı. Özellikle eleştirel bakış açısı ve cesur ifadeleriyle dikkatleri üzerine çeken Genç, medya özgürlüğü konusunda da sesini duyurmayı başardı. Onun kalemi, yalnızca bir bilgi aktarma aracı değil, aynı zamanda bir mücadele aracı olarak görüldü.
Gazetecilik kariyeri boyunca birçok eser kaleme alan Nihat Genç, edebiyat ve toplumsal meseleleri derinlemesine ele alan kitaplar yazdı. "Kurtuluş Savaşı’nda Zaman Tüneli", "Büyübozumu", "En Güzel Tümceler" gibi eserlerinde, tarih, toplumsal adalet, eşitlik gibi konuları işlerken sade bir dil kullanarak geniş kitlelere ulaştı. Düşüncelerini cesurca ifade etmesi, onu hem hayranlık hem de tartışma konusu haline getirdi. Onun "Bir toplumun düşünceleriyle şekillendiği" inancı, okuyucularının düşünce dünyasına farklı bir bakış açısı kazandırdı.
Nihat Genç’in hayatı boyunca sürdürdüğü mücadele, birçok gence ilham kaynağı oldu. Onun yazılarına ve konuşmalarına ilgi duyan birçok genç, gazetecilik mesleğine adım atarak, onun izinden gitmekte kararlı oldu. Bu durumu, Nihat Genç'in mirasının sadece bir gazeteci olmaktan öte, bir öğretmen ve bir düşünce lideri olarak da yaşatılmasına neden oldu.
Ülkemizin basın özgürlüğü konusundaki sorunlarını sürekli gündeme getiren Genç, aynı zamanda toplumsal olaylara ve gündemdeki tartışmalara karşı kayıtsız kalmayı reddetti. "Gerçekleri yazmak, cesaret ister" diyerek, izlenimlerini ve düşündüklerini paylaşmaktan asla vazgeçmedi. Onun kaybı, sadece bir bireyin değil, aynı zamanda birçok insanın özgür düşünceye ve cesur ifadeye olan özlemine de ışık tuttu.
Nihat Genç’in vefatı, yalnızca ailesinin değil, tüm kamuoyunun büyük bir kaybı olarak değerlendiriliyor. Sosyal medyada ve basında birçok mesaj paylaşılırken, birçok meslektaşı, onun düşüncelerinden ve cesaretinden nasıl etkilendiğini dile getirdi. Bu acı kayıp, basın dünyasında yeni isimlerin ve yenilikçi bakış açıların nasıl ortaya çıkacağı sorusunu da akıllara getiriyor.
Kendine özgü tarzıyla ve titiz gazeteciliğiyle birçok insana ilham veren Nihat Genç'in eserleri ve düşünceleri, onu her zaman hatırlanacak bir isim yapacaktır. Onun hayatı, genç gazetecilere ve fikir dünyasına yeni bakış açıları sunabilecek bir miras bırakırken, onun fikri zenginliği de ölümsüzleşmiş oldu. Genç’in anısına sahip çıkmak ise şimdi bizlere düşüyor; yazdıkları, söyledikleri ve düşünceleriyle onun hatırasını yaşatmak, geleceğe taşımak ise bizlerin sorumluluğudur.
Nihat Genç’in hatırası, yüreğimizi sızlatan bu zor günde bile, gelecek nesillere ilham vermeye devam edecek. Herkesin aklında bir yerlerde bu değerli ismi yaşatmak, düşüncelerini paylaşmak ve onun peşinde yürüyen genç gazetecilere destek olmak, onun mirasına ve anısına saygı duymanın bir göstergesi olacaktır.