Mayıs 2023, Türkiye genelinde ve dünya genelinde beklenmedik bir kuraklıkla gündeme geldi. Özellikle bahar aylarının ortasında, mevsim normlarına göre kayda değer bir yağış azalması yaşandı. Bu durum, hem tarım sektörü hem de yer altı su kaynakları açısından endişe yaratan sonuçlar doğurdu. Uzmanların belirttiğine göre, bu tip hava durumu anormallikleri artık "yeni normal" haline gelmekte ve bunun arkasında yatan sebepler arasında iklim değişikliği en büyük rolü üstleniyor.
Tarımsal faaliyetler, iklim koşullarına büyük ölçüde bağlıdır. Mayıs ayında meydana gelen yağış azalması, ekinlerin gelişimini ciddi şekilde etkileyebilir. Tarım uzmanları, bu tip döngülerin tarımsal verimde önemli kayıplara yol açabileceğini vurguluyor. Özellikle tahıl ve sebze üreticileri, sulama sistemlerine daha fazla bağımlı hale gelerek maliyetlerin artmasına neden oluyorlar. Sulama maliyetlerinin yükselmesi, çiftçilerin ekonomik durumlarını da olumsuz etkileyerek, gıda fiyatlarının artışıyla devam eden bir döngü başlatabilir.
Aynı zamanda, yağış oranlarının düşmesi, yer altı su kaynaklarının tükenmesine de yol açabilmektedir. Kuraklık, toprak nemini düşürmekte ve bu da toprağın verimliliğini azaltmaktadır. Uzmanlar, bu durumu önceden öngörmek ve su kaynaklarını daha verimli kullanabilmek için çiftçilere eğitim programları öneriyor.
Yapılan araştırmalar, iklim değişikliğinin etkilerinin her geçen gün daha belirgin hale geldiğini gösteriyor. Mayıs ayında gözlemlenen yağış azalmasının arkasında yatan ana etkenlerin başında yüksek sıcaklıklar ve düzensiz iklim döngüleri yer alıyor. Küresel ısınma, hava akımlarını etkileyerek, bazı bölgelerde yağışların azalmasına yol açabiliyor. Sıcak hava kütlelerinin bölgede kalıcı hale gelmesi, doğal yağış döngülerini bozuyor ve bu da kuraklık sorununu tetikliyor.
Sonuç olarak, Mayıs ayında yaşanan yağış azalması, sadece o ay ile sınırlı kalmayacak bir durum olarak karşımıza çıkıyor. İklim değişikliğinin etkilerinin daha da derinleşmesi ihtimali, tarım, su kaynakları ve gıda güvenliği açısından önemli bir tehdit oluşturuyor. Bu durumla başa çıkabilmek için tüm paydaşların bir araya gelerek, iklim politikalarını yeniden gözden geçirmesi ve sürdürülebilir tarım uygulamalarını benimsemesi gerekiyor. Aksi takdirde, her yıl daha şiddetli hale gelecek iklim koşulları ile karşı karşıya kalabiliriz.