Son dönemin en çok konuşulan cinayet davalarından birinde, Özlem'in katilinin 112 acil servisi aradığı ortaya çıktı. Ancak bu durum, mahkeme tarafından hafifletici bir sebep olarak değerlendirilmedi. Olay, hem toplumda hem de hukuk çevrelerinde büyük bir tartışmaya sebep oldu. Özlem’in cinayeti, birçok kişinin dikkatini çekerken, cinayete kurban giden genç kadının hayatı ve katiliyle olan ilişkisi de merak edilmeye başlandı. Bu olayda, kurbanla katil arasındaki dinamik ve cinayetin arka planındaki motivasyonlar detaylı bir şekilde incelendi.
24 yaşındaki Özlem, sevecen kişiliği ve sosyal hayatı ile tanınan bir genç kadındı. Ailesi ve arkadaşları tarafından sevgiyle hatırlanan Özlem, ne yazık ki bir cinayet sonucunda hayatını kaybetti. Cinayeti işleyen kişi, onun eski sevgilisi Oğuzhan olarak biliniyor. İkili arasındaki ilişki uzun bir dönem boyunca çeşitli iniş çıkışlarla doluydu. Arkadaşlarına yaptığı açıklamalarda, Oğuzhan’ın tutumlarının değişkenliği ile sık sık sorunlar yaşadığını belirtmişti. Özlem'in çevresi, Oğuzhan’ın zaman zaman kıskanç ve kontrolcü tavırlarının kendisini rahatsız ettiğini dile getirmişti. Özlem'in bir süre Oğuzhan ile olan ilişkisinden uzaklaşması, onun kızgınlığına ve intikam arzusuna sebep oldu.
Cinayetten dakikalar sonra Oğuzhan’ın 112’yi arayarak acil durum bildirdiği ve Özlem’le ilgili bilgi verdiği ortaya çıktı. Oğuzhan’ın bu eylemi, ilk etapta bir tür pişmanlık ya da yardım çağrısı olarak değerlendirildi. Kimse, cinayet işleyen bir kişinin hemen ardından böyle bir eylemde bulunabileceğini düşünmedi. Ancak, mahkeme sürecinde bu 112 çağrısının, katilin hafifletici sebep olarak kabul edilmeyeceğine karar verildi. Mahkeme, Oğuzhan’ın çağrısının ardında yatan gerçek niyetin intihar ya da vicdani bir rahatsızlık değil, kaçış planı olabileceğini öne sürdü. Bu durum, toplumda Oğuzhan’ın kişiliği hakkında daha fazla tartışmalara yol açtı.
Özlem'in ailesi, bu noktada adaletin sağlanmasını ve katilin gerçek niyetinin anlaşılmasını talep ediyor. Cinayet sonrası yaşanan bu olay, sadece bir kişinin hayatını sona erdirmekle kalmamış, aynı zamanda aileleri ve arkadaşları da derinden etkilemiştir. Özlem’in kaybı, toplumda kadın cinayetleri ve şiddete karşı farkındalığı artırma çağrılarına da zemin hazırlamıştır. Özlem’in davası, mahkeme sürecinde adaletin nasıl işlediği, suçlunun cezası ve kadınların yaşam hakları üzerine geniş bir tartışma başlattı. Özlem’in adı, değişen toplumsal algıların ve adalet arayışlarının sembolü haline geldi.
Özlem'in katilinin hapis cezası alması bekleniyor. Ancak, mahkeme sürecinin karmaşık yapısı ve toplumun yüksek beklentileri, bu davanın daha uzun süreceği anlamına geliyor. Özellikle, adalet arayışı içinde olan kadın cinayetleri ile ilgili diğer davalar için bir dönüm noktası oluşturacak. Bu vaka, yalnızca bir kadının hayatını sona erdirmekle kalmayıp, aynı zamanda toplumda derin yaralar açmış ve sosyal dinamikleri sarsmıştır. Özlem'in cinayeti üzerinden yürütülen tartışmalar ve gerçekleşen etkinliklerle birlikte, kadın hakları mücadelesi daha da güçlü bir şekilde yükselmektedir.
Sonuç olarak, Özlem'in katilinin 112’yi araması bu cinayet davasının karmaşıklığını artırdı. Mahkemenin bu durumu nasıl değerlendireceği ve toplumun tepkileri, ilerleyen günlerde cinayetin yankılarını daha da büyütecek gibi görünüyor. Özlem’in hikayesi, adaletin sağlanması, kadınların hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği konularında devam eden tartışmaların simgesi olarak kalacak.