Türkiye ve Rusya arasındaki diplomatik ilişkilerin 105’inci yılı, iki ülke için de tarihi bir dönüm noktası olarak kabul ediliyor. 1918 yılında kurulan bu ilişkiler, zaman içinde çeşitli ekonomik, siyasi ve kültürel değişimlerle evrim geçirmiştir. Bugün, bu uzun tarih içindeki önemli dönüm noktalarını inceleyerek, Türkiye-Rusya ilişkilerinin nasıl bir denge örneği haline geldiğini değerlendireceğiz.
Diplomatik ilişkilerin başlangıcı, her ne kadar zorlu bir dönemden geçse de iki ülkenin de kendine özgü stratejileri ve hedefleri doğrultusunda şekillendi. İlk başlarda, özellikle Birinci Dünya Savaşı sonrası karmaşık politik atmosfer, iki ülkenin ilişkilerini zayıflatmış olsa da, ilerleyen yıllarda karşılıklı bağımlılık, zamanla daha da güçlenmiştir. Özellikle Soğuk Savaş döneminde, Türkiye’nin Batı ile entegrasyonu ve Rusya’nın, yani Sovyetler Birliği’nin, bölgedeki etkisini artırma çabaları, iki ülke arasındaki gerilimi artırmıştı.
Ancak, 1990’ların başında Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle birlikte, Türkiye ve Rusya ilişkileri yeni bir boyut kazandı. 1992 yılında imzalanan Dostluk ve İşbirliği Antlaşması, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin yeniden inşa edilmesine zemin hazırladı. Bu süreç, enerji, ticaret ve turizm gibi alanlarda gerçekleştirilen işbirlikleri ile pekişti. Özellikle 2000’li yılların başından itibaren, enerji alanındaki ortak projeler, iki ülkenin stratejik ittifakının temellerini attı.
Günümüzde Türkiye ve Rusya, sadece komşu ülkeler olmanın ötesinde, birbirinin enerji kaynaklarına ve piyasa dinamiklerine olan bağımlılığıyla dikkat çekiyor. Türk Akımı doğal gaz boru hattı gibi projeler, enerji alanındaki iş birliğinin önemli bir göstergesidir. Türkiye, Rusya’dan gelen enerji kaynaklarına ihtiyaç duyan bir ülke olarak, bu ilişkilerin ne kadar değerli olduğunu açıkça kabul etmektedir. Aynı zamanda, Rusya da Türkiye pazarına girmek için çeşitli stratejiler geliştirmekte ve ticaret hacmini artırmak adına önemli adımlar atmaktadır.
Elbette iki ülke arasındaki ilişkiler, sadece enerji ile sınırlı değil. Turizm sektörü de bu bağlamda oldukça önemli bir alan. Her yıl milyonlarca Rus turist, Türkiye’yi tercih etmektedir. Türkiye’nin bu alandaki avantajı, Rusya ile olan sıkı bağlarını daha da güçlendirmekte ve ekonomik etkisini artırmaktadır. Aynı zamanda, Türk inşaat firmaları da Rusya’da önemli projelere imza atarak, ilişkilerde ekonomik boyutu artırmaktadır.
Fakat, bu dengeli ilişkilerin zorlukları da vardır. Ortadoğu’daki çatışmalar, Suriye krizi gibi meseleler, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkileri zorlayabilmektedir. Özellikle Suriye’deki gelişmeler, Türkiye ve Rusya’nın farklı stratejilere sahip olması nedeniyle zaman zaman gerilim yaratmaktadır. Ancak, iki ülke de diplomatik yollarla bu sorunları aşmayı başarmış ve ilişkilerini geliştirmeye devam etmiştir.
Sonuç olarak, Türkiye-Rusya ilişkileri, tarihi bir geçmişe dayanan ve zamanla gelişen dinamik bir yapıya sahip. Bu ilişkilerin günümüzdeki durumu, hem iki ülkenin ulusal stratejileriyle hem de bölgesel ve küresel güç dengeleriyle doğrudan ilişkili. 105 yıllık bu uzun yolculukta, iki ülke de çeşitli zorluklarla karşılaşmış ancak her seferinde karşılıklı fayda sağlayan ortak zeminler bulmayı başarmıştır. İlerleyen yıllarda, yakın işbirliklerinin artması ve bu ilişkilerin daha da derinleşmesi beklenmektedir.